Dr. Ramadan Apturahman

UZAKTAKİ BÜYÜK MÜSELLİM
Dr. Ramadan Apturahman
Büyük Müsellim Köyü Kültür ve Folklor Derneği Sekreteri.


Yıl 1964. Köyümden ayrıldım. Hasret dolu bir ayrılık... Genç bir delikanlı yaşında iken, köyümden ilk ayrılığım, Gümülcine Celâl Bayar Lisesi içindi. O yıllarda köyüme ancak haftada bir veya onbeşte bir uğrar olmuştum. Köyüme gelirken, ailelerinden uzak olan okul arkadaşlarımı da köyümde misafir ediyordum. Pazartesi sabahları çileli sabahlardı... Köyden yaya olarak asfalta inişler, bir haftalık hasretliklerin hep başlangıcı olurdu. Tam yedi yıl sürdü bu gel-gitler... Köyüme ikinci hasretlik yılları askerlik döneminde oldu. Tamı tamamına otuz ay süren bir ayrılık. Her defasında kalbimin bir parçasını köyümde bırakarak, ağlamaklı gözlerle geriye dönüp baktığım, acı dolu ayrılışlar... Yaşadığım bu kısa ayrılışlar, köyümden uzak kalmaların birer habercisiydi aslında... 1975 yılı hayatımın bir dönüm noktası olan, fakülte yıllarımın başlangıcıydı. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden çok sevdiğim köyüme dönüşler altı aya uzadı. Bu uzun ayrı kalışlar köyüme olan hasretimi günden güne artırıyordu. Artık huzuru hayallerimde yaşattığım köyümde arıyordum. Uzaklarda da olsam, rüyalarımda hep köyümdeydim.
Yıllar yılları kovaladı... Okul hayatı sona ererken, evlilik yaşamıyla hayat okulunda yeni ve zorlu bir dönem beni bekliyordu. Uzun ayrılıklarıma daha da uzunu ekleniyordu. Gurbetten, Almanya’dan köyüme olan hasretler ikiye katlandı. Bu defa köyümü ancak yılda bir görüyordum.
“Orda bir köy vardı uzakta..Gitmesekte kalmasakta o köy benim köyümdü...” Gerçekten meydanıyla, meydanındaki kahvehanesiyle, sıcak dost ve akrabalarımla, sohbetleriyle Büyük Müselim benim uzaklardaki köyümdü. Çiçeklerini toplayıp, anneme sunduğum Aksu Ovası, çocukluğumun ve gençliğimin geçtiği tozlu sokaklar, yüreğimin yarısı annem, okumamın hocası babam benim uzaklardaki köyüme bağlayan unsurlardı.
Kocaman bir zaman dilimi...Tam otuz yıl, benim köyüme olan sevgimden bir şey kaybettirmedi. Aksine köyüme hizmet etmeyi pekiştirdi. Bu vesileyle köyümüz Kültür ve Folklor Derneği’nde görev aldım. Halen dernek sekreterliği görevini severek yürütmekteyim. Bu hizmetimde tabi ki köyümüz değerli büyüğü Faik Besimoğlu’nun köye bireysel ve de karşılıksız katkıları bana ışık oldu. Günümüz teknolojisi ile artık köyüm uzakta olmaktan çok daha yakın hale gelmiş durumda. Benim gibi gurbette Büyük Müsellim hasreti çeken Büyük Müsellim köylülerinin, sosyal paylaşım site grubu ve bir web sayfaları var. Teknoloji sayesinde uzaktakiler ve yakındakiler hep birlikteler. Bir nebzecik te olsa hasretler bilgisayar karşısında akşamları sona eriyor.
“Uzaklarda da olsam, rüyalarımda hep köyümdeydim.”

GELİN AĞLATMASI

Altın tas içindede kınanı ezerler
Gümüş tarağınla mari kız zülfün çözerler
Bülbüller öter mari kız dallar arasında
Ne tez ayrıldın mari kız, kızlar sürüsünden...

Bülbüller öter dallar içinde
Yos kuşlara döndün mari kız, kızlar içinde
Bir gemim vardır mari kız, kuma dayanmaz
İçinde tayfaları uyur, uyanmaz

Bir gemim vardır. Seksen direkli
İçindeki tayfaları mari kız, arslan yürekli
Ben gideyim çalılara, yol senin olsun
Ben içeyim zehiri, bal senin olsun...

Hani bu gelinin anası, eline para koyası
Hani bu gelinin ablası,eline para koyası
Hani bu gelinin teyzesi, halası eline para koyası

Ak bakırlar susuz kaldı, koca evler kızsız kaldı
En küçük kardeşi, ablasız kaldı
Yağmur yağar büber büber,
Benim kızım yolda gider.

Ak kayraktan çıktı bayrak
Elin kına, yüzün duvak
Atladı gitti eşiği, sofrada kaldı kaşığı

Dağdan keserler meşeyi
Hani ya bu gelinin döşeği
Dağdan keserler gürgeni
Hani bu gelinin yorganı
Yoktur a gelinimizin yorganı

Şen odalar şen olundu
Kal evimiz kızsız kaldı...

Bu gelin ağlatması ilk düğün akşamı gelin kınalanırken söyleniyor. Bu esnada gelinin annesi ve diğer akrabaları (erkekler hariç) sıra ile gelinin eline para koyarak uzun ömürler dilerler...
DERLEYEN : RAMADAN APTURAHMAN
18 EKİM 1972 ÇARŞAMBA/AKIN GAZETESİ