NAİM KAZIM

Program 14 Mart 2021 Pazar TRT Radyo Türkü'de yayınlanmıştı...


BATI TRAKYA’DA BÜYÜK MÜSELLİM KÖYÜ
Çalıştırılmayan Öğretmen Naim Kâzım 

“Tarih boşuna yaşanmış bir deney değildir. Dünden gelen bugünkü toplumumuz kendi doğrultusu içinde yarına gidecektir. Dünün araştırılması, bir yerden sonra, bugünün ve yarının araştırılması demektir.” Atalarımız binüçyüz (1300) yılında Bilecik’in Söğüt yöresinde kurulan Osmanoğulları Beyliği 1300’da İznik’i, 1337’de İzmit’i aldıktan sonra Gelibolu yoluyla Trakya’ya geçerek 1355’te Bizans’ı Tekirdağ’a kadar gerilettiler. 1365’te Meriç Nehri yakınlarında Balkan Haçlı Orduları ile yapılan savaş, Makedonya’nın Vardar’a olan kesimini ve Kuzeyde Balkan Dağları’na kadar olan bölgeyi Osmanlılara kazandırmıştır. 1338’de Bulgaristan’ı da fetheden Osmanlılar, 1338 seferiyle Kosova’yı aşarak Tuna’ya ulaşmışlardır. 1396 yılında Niğbolu’da haçlı ordularının bozguna uğratılması, Arnavutluk ve Yunanistan’da yeni topraklar kazanılmasını ve Avrupa’da Osmanlı egemenliğinin kökleşmesini sağladı. Yukarıda belirtiğimiz tarihi gerçeklere dayanarak Batı Trakya bölgesinde en son 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’yla Yunanistan’da yaşamını azınlık olarak sürdüren Türkler’in, 1365’ten beri varolduklarına tanık oluyoruz.





BEN BATI TRAKYA
Doğudan Meriç, Batıdan Karasu nehri,
Kuzeyden Rodop Sıradağları,
Güneyden Ege Denizi ile kuşatılmış yerim....

Ben Batı Trakya,
Nice savaşlarna tanık olmuş,
Nice ordularına geçit vermişim ulusların...
24 Temmuz 1923 Lozandan bu yana,
Türklerin azınlık olarak yaşadığı yerim...

Ben Batı Trakya,
Gerdanlıkta inci örneği bir bir dizilidir,
Yamaçlarımda Türk Azınlığı köyleri,
Bağları ve kiraz bahçeleriyle ünlense de,
Temel geçim kaynağı altın renkli tütünüdür...

Ben Batı Trakya,
Nice sürüler gezindi yeşil yaylalarımda,
Nice Akıncılar barındı vahşi koyaklarımda,
Ne canlar serinledi soğuk akan pınarlarımda,
Nice türküler dillendi,
engin dağlarımda çoban kavalında,...

Ben Batı Trakya,
binbir çiçek açar yaylalarım her ilkbaharda,
yazım sıcaktır,nice canlar üzülür,
güzün düğünler kurulur, halaylar çekilir,
kışım kuru soğuktur iliklere sızarım...

Ben Batı Trakya,
kuzeyden güneye Ege kıyılarına ulaşır,
Altın yuvası bol ürün veren ovamız,
buğday mısır dolunca ambarına yüzü güler çiftçimin,
kışa arpa yem olur büyük küçük boy hayvanıma,

Ben Batı Trakya,
binlerce yıllık tarih ve kültürün boy verdiği
iki toplumun içiçe yaşadığı bu bölgede,
Azınlıkta yaşayan toplumun Türk sözüyle adlandırılmasının Yunan resmi makamlarınca yasaklanmış olduğu yerim…





BATI TRAKYA’DA BÜYÜK MÜSELLİM KÖYÜ
Gümülcine şehrinin kuzey batısında Rodop Dağları eteğine sırt vermiş, yaka bucağının nüfusça en büyük köyüdür.Doğudan Çepelli köyü, batıdan Susurköy, kuzeyden Rodop sıradağları, güneyden Melikli köyü ile sınırlanmaktadır.


KÖYÜMÜZÜN DERE VE AKARSULARI
Rodop dağlarından aşağı salınan doğuda Fırıncık ve Çepelli deresi, batıda Kocadere ve Kışlardere olmak üzere 4 dere bulunmaktadır. Bu dereler yazın tamamen kurumaktadırlar. Köyümüz ovasının Aksu bölgesinden doğan kaynak Melikli ve Kavaklı Köylerini de sulamaktadır.

-KÖYÜMÜZDE MAHALLE ADLARI
Yukarımahalle, Aşağımahalle, Ötemahalle, Sokak mahalle, İşlik önü, Cellatmahalle, Fırıncık mahallesi.

-KÖYÜMÜZÜN ARAZİ DURUMU
Kuzeyden güneye Melikli köyüne değin uzanan arazimizin meralarıyla birlikte 6000 (dekar) dönümden ibarettir. Bu arazimiz, toprak bütünlemesi (anadasmos) ve Avrupa Yolu (otoban) sebebiyle bugün 5000 (dekar) dönüme düşmüştür.

-KÖYÜMÜZ OVASININ BÖLGE ADLANDIRILIŞLARI

Kocatarlalık, çıkamak, bağlaryanı, topraklık, çalılık, sığır yolu, tümbüldek, altı karaağaç, büyük çayır, veranlık, kör yol, yaka, dere çatak, çayır ağıl, kışlardere, karaazmak, kanlıtarla, kırlar, aksu, çoban kuyu, aşağı veranlık, ormancık, kavak, susurköy çalılığı, kozluk, kuş incir,karaçayırlık, suvat yanı,kerpiçlik, derindere, ayvalık, baraka olan bölgelerinden ibarettir.

-KÖYÜMÜZ SINIRLARI İÇİNDEKİ TARİHİ YERLER
FIRINCIK: Köyümüzün ötemahallesinde yamaca yakın yerdedir. Burada körükle bir zamanlar demir döğülürmüş diye söylenir. ÇOBANKUYU: Köyün güneyinde taşla işlenmiş gelip geçenin su aldığı kuyudur. ŞABANIN KUYUSU: Şaban isminde bir çobanın taşla döşenmiş kuyusudur. Köyümüzün doğusunda bulunmaktadır. CENEVİZ KEMER KÖPRÜSÜ: Köyümüzün aşağı mahallesinde köy çıkışında bulunan kemer köprüdür. Bir rivayete göre bu köprüden, karlık dağına yol olduğu söylenir. Bu köprü cenevizlerden kaldığı söylenir. VİDİNA(MESINA) KALESİ: Köyümüzün Aksu Ovasın’da doğuda yer almaktadır. Rivayete göre Venediklerden kalma bir tarihi kale olduğu söyleniyor. Bugün devletimiz tarafından koruma altına alınmış olup, Yunanca MAKSİMIANUPOLİS olarak isimlendirilmiştir.

KÖYÜMÜZ İNSANININ EKONOMİSİ
Köyümüz insanının ekonomisi tahılın yanında tütüncülük ve büyük ve küçükbaş hayvancılığına bağlıdır. Tarıma elverişli toprağın işlenişi, büyükbaş hayvanların koşulduğu karasaban, sonraki yıllarda pullukla yapılıyordu. Yıllar sonra ilk traktörü 1969’da iki aile ediniyor. Yıllar geçtikçe günümüze değin traktörü olmayan aile yok denecek kadar azalmıştır. Yukarıda belirtilen tarım ürünleriyle birlikte, bağcılık , kirazcılık ve zeytincilik ayrı bir gelir kaynağıdır. Ülkemiz Yunanistan’ın ortak pazar ülkesi (1981) oluşundan bugüne köyümüzde büyükbaş hayvancılıkla uğraşan 10 aile, küçükbaş hayavancılığı yapan 16 aile kalmıştır. Böyle olumsuzluklar köyümüz halkının ekonomisine büyük kriz olarak yansımıştır. Şu anda genç nesillerimizin ilimizde çalışabileceği sanayi kuruluşu olmayışından %80’i işsiz durumundadırlar. Son yıllarda ülkemizin yaşadığıbüyük ekonomik kriz nedeniyle, yukarıda belirtmiş olduğumuz oran, daha da yükselmiştir.

KÖYÜMÜZDE OKUL-EĞİTİM VE ÖĞRETMEN
Öğretmen sözcüğü her derecedeki öğreticileri kapsamaktadır. Eğitim ve çocuk birbirlerini tamamlayan iki gerçekliktir. Çocuğun gelişmesi ve topluma iyi bir kişi olarak kazandırılması sürecinde eğitimin önemine katılmayan yoktur kanısındayım. İlköğretim bir toplumun temeli sayılır. Toplumun gelişmesi, bu temel üzerinde yükselir. Burada eğitimde öğretmenin önemine değinen şiirimi siz okuyucularımla paylaşmak isitiyorum.

ÖĞRETMENİME
Bize okumayı ve sonra benliğimizi
sevgiyi içimizde uyandıran sensin öğretmenim...

Bize zor da olsa sabrı
uzak ta olsa umudu öğreten sensin öğretmenim...
ışıksın... umutsun... çiçeksin... sen öğretmenim.
sevgim büyük... saygım büyük...
selam sana öğretmenim...

NAİM KÂZIM 

Eğitimin kalitesini yükselten donanımlı ve yetkin öğretmenlerdir.

KÖYÜMÜZ İLKOKULUNDA BUGÜNE KADAR GÖREV ALMIŞ ÖĞRETMENLERİN YILLARA GÖRE LİSTESİ -KÖYÜMÜZDE GÖREV ALMIŞ FORMASYONSUZ ÖĞRETMENLER

1-Çerkez Osman (1934-1942) 2-Hafız Hasan (Sarıklı) (1943-1945) 3-Kara Ali (Mudanya Kaymakamı) (1946-1947) 4-Kadir Efendi (1948-1958) 5-Raim Raif (Prof. Dr. Habil Çolakoğlu’nun babası) (1943-1944-1955) 6-Kalfalı Mustafa (1954-1955) 7-Besim Cafer (1954-1959) 8-Yoluç Ali (1954-1955) 9-Hafız Yaşar (1958-1959) 10-Galip Besim (1950-1952, 1958-1961) 11-Galip İbrahim (1963-1977) 12- Rasim Molla (1983-2002)

KÖYÜMÜZ İLKOKULUNDA BUGÜNE KADAR GÖREV ALMIŞ ANAVATAN’DAN GELEN ÖĞRETMENLERİN YILLARA GÖRE LİSTESİ

1-Yusuf Çolak (1955-1958) 2-Hüsammettin Bey (1958-1962) 3-Yunus Bey (1962-1965) 4-Hasan Bey (1965-1968) 5-Kasım Bey (1969-1972) 6-Necati Karyağmaz (1972-1979) Köyümüze 1979’dan sonra Anavatan Türkiye’den öğretmen gönderilmez olmuştur.

BATI TRAKYA’DAN ANAVATAN TÜRKİYE ÖĞRETMEN OKULLARINDA YETİŞMİŞ ÖĞRETMENLERİMİZDEN, KÖYÜMÜZDE GÖREV ALMIŞ ÖĞRETMENLERİN YILLARA GÖRE LİSTESİ
1-Nuriye Halil (1969-1983) 2-Abdullah Mustafa (Çavuş) (1971-1974) 3-Sabiha Molla Hüseyin (1983-1984)
4-Molla Hüseyin Mahmut (1985-2007)

KÖYÜMÜZDE SELANİK (S.Ö.P.A) ÖĞRETMENLERDEN GÖREV ALMIŞ OLANLAR

1- Ali Kâşif (Kasabalı Ali) (1975-1988) 2- Ali Ortacılı (1979-1982)

KÖYÜMÜZDE ÖĞRETMENLİK YAPMIŞ ÖĞRETMENLERDEN İZ BIRAKANLAR...
Kara Ali (Mudanya Kaymakamı): Köyümüzde öğrencilerle halkımıza ilk piyesi tanıtan öğretmendir. Kadir Efendi: Osmanlıca’dan yeni Türk alfabesine geçen ve köyümüzde ilk modern mutfağı tanıtan öğretmendir. Kalfalı Mustafa(Hafız): Kur’anı Kerim’i en iyi okutan ve öğreten öğretmendir. Yusuf Çolak ve Yunus Öğretmenler: Çocukları milli ruhla en iyi şekilde yetiştiren öğretmenlerdir. Nuriye Halil: Kadınların kılık kıyafetlerinin değişmesinde köyümüzde öncü rolu alan öğretmenimizdir.

Köyümüzün öğretmenokulu mezunu öğretmenleri, okul dışı eğitimde kılık , kıyafet reformuyla toplumlaşmayı kahvelerde, toplu mekanlarda en iyi şekilde işleyen elemanlarımızdır.

KÖYÜMÜZDEN ANAVATAN ÖĞRETMENOKULLARINDAN YETİŞEN İLK ÖĞRETMENLERİMİZ

Nazmi Kâmiloğlu: 1960 Kepirtepe Öğretmenokulu mezunudur. Karakurcalı köyünde öğretmenlik yaparken 1967 Cunta döneminde görevine son verilmiştir.
Mustafa Kasabalı: 1963 Malatya Öğretmenokulu mezunudur. İskeçe Yelkenciler köyünde çalışırken, Cunta döneminde görevine son verilmiştir.
Sadettin Ethemoğlu: Samsun Öğretmenokulu mezunudur. Payamlar köyü ile anlaşmalı iken, görevinden alınmıştır.
Esat Mustafa: İstanbul Ortaköy Öğretmenokulu mezunudur. Arabacıköy’de kısa bir zaman öğretmenlik yapmış azilli öğretmenimizdir.
İbrahim Mustafa(Kırça): İstanbul Öğretmenokulu mezunudur. Yelkenciler’de çalışırken, 1974 sonrasında İzmir’e göç etmiştir.
Halil Rasim: İstanbul Ortaköy Öğretmenokulu mezunudur. Celâl Bayar Öğrenci Yurdu’nda görevde bulunmuştur.
Rıza Rahimoğlu: İstanbul Ortaköy Öğretmenokulu mezunudur. Şu an Avustralya’da işçi emeklisidir.
Naim Kâzım: İstanbul Ortaköy Öğretmenokulu mezunudur. Hacıköy ile anlaşma yapmış, üç gün öğretmenliği sonunda il müfetişliğince görevden alınmıştır. İlerleyen yıllarda kendi köyü Büyük Müsellim ile Gümülcine Yenice Mahallesi ilkokulu’na yapmış olduğu anlaşmalarına il müfettişliği onay vermemiştir. Şu anda Büyük Müsellim Kültür ve Folklor Derneği Yönetim Kurulu’nda Başkan Yardımcısı olarak kültür faaliyetinde bulunmaktadır.
Dikkat edilirse öretmenokullarından mezun olan Büyük Müsellimli tüm öğretmenlerimiz köyümüz ilkokulunda görev alamamışlardır. Bu çok düşündürücü olan durumu siz okuyucularımın anlayışına bırakıyorum....

KÖYÜMÜZDE İZ BIRAKAN ACI OLAY... Kanlı Kule

Ülkemiz Yunanistan, ikinci dünya savaşı sonrası 1947-1949 yılları arasında halkımız tarafından da Andartlık diye adlandırılan bir iç savaşdönemi yaşamıştır. Azınlığımız insanı bu dönemde, Yunan Hükumeti idarecileri doğrultusunda yönünü belirlemiştir. Buna rağmen, toplumumuz insanı malından olduğu kadar canından da olmuştur. 1947-1949 yılları arasında devlete baş kaldıranlar, dağa çıkarak ayrı bir kominizm rejimini halka dikta ettirmek isterler. Köylerin bu andartlardan korunmasını sağlamak için, köylerin her yönüne mazgal dediğimiz taştan bekleme odaları inşaa edilmiştir. Bu mazgallarda görev alanlara da “MAYIS” denilirdi. 1949 yılının son günlerinde, köyümüzün öte mahallesinden Şevket Hasan (Fotoğrafı 6. sayfada yer almaktadır) ve Koca Ahmet ismindeki mayıs görevlileri, mazgala yaklaşmışken, biri kadın iki andart tarafından silahla taranarak şehit edilmişlerdir. Bu acı olay köyümüzde kuşaktan kuşağa aktarılarak, halkımızın hafızalarında iz bırakmıştır. O günden bu güne bekleme kulesinin adı, Kanlı kule olarak anılagelmektedir.